Gri Kirli Bulut

Rüzgara savrulan her kül geçmişinde kordu, güçtü. Şimdi bütün hafifliğiyle naif karbon parçaları… Göğe dimdik uzanan bacadan tüten duman sanki geçmiş zamana bir isyan. Öyle ya yanan her parça anılardan oluşan anlamlı bir yığındı. Gökyüzü griydi, sanki baca boyuyordu. Krematoryum tasvirini ancak psikolojisi fena halde bozulmuş bir velet yapabilirdi. Tek düze kurşuni renkler… En koyusundan siyah, en açığıysa gri. Binlerce insanın hayaliydi yanan bu devasa odada, bacadan çıkansa fragman; yanacak her hayalin fragmanı. Dışarıda yanmayan insanların hayalinden tek farkı gerçekleşme ihtimalini yitirmiş olmaları. Birisi hayal kuracak en renklisinden, bir diğeriyse kurmayı bırakacaktı. Hayat ne kadar renkli hayallere yer açsa da en nihayetinde prömiyeri gri tonlarında olacaktı, görebildiklerinse yanına kâr… ‘’İsyan etmek istiyorsun biliyorum, bağırmak, yeri göğü oynatmak... Sana vadedilen bu değildi, kandırıldın. Aramıza hoş geldin. Burada yalnızca sessizlik vardır, hayal yokt...